24.10.12

Dosya Konusu 'Cloud Atlas'

yorum yap




Wachowski Kardeşler’in son 10 yılda yaptıkları ikinci film Cloud Atlas – Speed Racer’a rağmen – merakla bekleniyor elbette ve 5 dakikalık ilk fragmanıyla bu merak bir kat daha arttı. Vizyona girene dek neyle karşılaşacağımızı da tam olarak kestiremez halde beklemeye koyulduk. Matrix’i yaratan isimlerden bahsediyoruz sonuçta. Sinemayı fazlasıyla etkilemiş bu fenomen film/seri sonrasında hayranlarının iştahını tek bir filmle – ki Speed Racer çoğunluk için hayal kırıklığıydı – kapatamadıkları aşikar. Ve şimdi Andy ve Lana Wachowski, Alman sinemasının yıldız isimlerinden Tom Tykwer ile birlikte son yılların en iddialı filmlerinden birini yarattılar.
 
David Mitchell’in kütleşen romanından 100 milyon doları aşan bir bütçeyle uyarlanan Cloud Atlas, farklı zamanlarda geçen 6 hikayeden oluşuyor. 19. yüzyılda başlayıp kıyamet sonrası geleceğe uzanan hikayeler insanların eylemlerini ve bu eylemlerin sonuçlarının geçmişi, bugünü ve geleceği nasıl etkilediği üzerine. 5 dakikalık ilk görüntülere rağmen filmle ilgili en çok detayı yine uyarlandığı metne bakarak bulabiliyoruz. Kitaptaki 6 hikayede 6 karakter/kahraman var; 1850 yılında, Yeni Zelenda’da noterlik görevinden evine dönen Adam Ewing, 1931’in Belçika’sında dahi bir  müzisyenin nota katipliğini yapan Robert Frobisher, 1975’te ölümle yüz yüze gelen gazeteci Luisa Rey, günümüzde başı belaya giren yayıncı Timothy Cavendish, gelecekte Kore’de ölüme mahkum edilen android garson kız Sonmi ve son olarak gelecekte, tarih öncesi bir zamanda bilimin ve uygarlığın çöküşüne tanıklık eden Zachry.


Herkesi heyecanlandıran en önemli konu yönetmen koltuğundaki isimler elbette. Tom Tykwer ve Andy ve Lana Wachowski’nin bir araya geldiği proje, ne olursa  olsun kağıt üzerinde maça 1-0 önde başlıyor. Bound ve sonrasında Matrix efsanesiyle yeteneklerinin sınırı olmadığını gösteren Wachowski Kardeşler, Speed Racer ile hayranlarını hayalkırıklığına uğratsa da her daim imdb’ye bakıp ‘acaba yeni filmi ne olacak?’ denilecek yönetmenlerden. Keza, Tykwer için de sadece ‘Wintersleepers’ ve ‘Run Lola Run’ın (Koş Lola Koş) kıymetine aynı şeyleri söyleyebiliriz.

Hatta böyle riskli bir projede Tykwer’ın daha güvenli olduğunu düşünenlerin sayısı bir hayli fazla. Bilimkurguya yakın olan taraf Wachowski’ler olsa da hikayeleri/bölümleri aralarında nasıl paylaştırdıkları şu an için belirsiz.

Farklı hayatların birbirini nasıl etkilediğini anlatan filmde her oyuncu birden fazla karakteri canlandırıyor. Bu yüzden en çok merak edilen konulardan biri de oyuncuların performansı. Özellikle başroldeki Tom Hanks ve Halle Berry başta olmak üzere Jim Broadbent, Hugo Weaving, Jim Sturgess, Ben Whishaw, Susan Sarandon ve Hugh Grant’tan oluşan yıldızlar karmasının nasıl bir iş çıkaracağı merak konusu. Filmin prodüksiyon tasarımı ve makyaj çalışması kadar oyuncuların – özellikle Tom Hanks ve Halle Berry - bu dünyaya dahil olup olmadığı da filmin notunu belirleyecek unsurlar arasında.





Ancak daha da önemlisi doğa, iktidar, sömürgecilik, kıyamet gibi derin meselelere dalan kitabın kurgusunun ne şekilde filme aktarıldığı. Kitapta her öykünün farklı dil, üslup ve teknikle anlatıldığı düşünülürse üç yönetmenli Cloud Atlas’ın nasıl bir anlatım tercih ettiği önem kazanıyor. İlk gösterimden sonra birçok eleştirmen paralel anlatımı olan filmi cesur ve kışkırtıcı olarak yorumladı. Yönetmenlerin kitaptaki farklı edebi anlatı türlerini (günlük, mektup, biyografi, roman) perdeye özgün bir dille aktardığını savunan birçok makale yayınlandı. Zaten yönetmenler de, David Mitchell’in edebiyatta yapmaya çalıştığını, yani farklı okumalara açık ve sınırları zorlayan anlatıyı sinemada denemek olduğunu dile getiriyor. Buna karşın, Cloud Atlas’ı ‘felaket’ olarak gören yazarlar, asıl sorunun tam da bu anlatım biçimi olduğunu belirtiyor. Filmin, temeli olan zaman-eylem teorisinin altında kaldığını, büyük meselelerin ise fazla duygusal bir tonda ele alındığı sık yapılan eleştiriler arasında. Sonuç olarak, bir tarafta Cloud Atlas’ı büyük oynayan fakat görkeminin altında kalan bir film olarak yorumlayanlar ve diğer tarafta ise yenilikçi anlatımını öve öve bitiremeyen eleştirmenler var. Yani seyirciyi ikiye bölecek olan filmin sinema tarihindeki yeri kısa bir süre içinde belli olacak.






devamını oku

23.10.12

Iron Man 3'ün Fragmanı Yayımlandı !

yorum yap

Iron Man 3 için dün yayımlanan kısa tanıtım filminin ardından gerçek fragman bugün filmin hayranlarıyla buluştu. Görünüşe göre Iron Man 3 bu kez çok daha karanlık bir temaya sahip olacak.


Marvel'ın çizgi romanından uyarlanan Iron Man serisinin son halkası olması beklenen Iron Man 3'ün fragmanını bekliyorsanız, gün sizin gününüz demektir.
Çünkü Marvel, dün yayımladığı kısa tanıtım filmi ile hayranlarını daha da merak içerisinde bırakmış ve gelecek bir fragmanın müjdesini vermişti.

Bugün ise o merak edilen fragman sonunda yayımlandı. Fragmanda Tony Stark'ın başına geleceklerden bir kesit, yeni bir düşman ve Stark'ın hastaneye kaldırılmasını görebiliyoruz.
Bu da hayranları aslında daha da merakta bırakacak bir durum aslında. Umuyoruz ki seriyi dramatik bi yapıya büründürmez ve kaldığı yerden devam ederler.

Iron Man 3, Tony Stark'ı gücü sınırsız olan bir düşmanla karşı karşıya getiriyor. Stark, özel hayatının düşmanı tarafından yok edildiğini anlayınca bu işin sorumlularını bulmak için yürekleri burkan bir arayışa soyunuyor. Bu yolculuk her anıyla onun cesaretini sınıyor. Köşeye sıkışan Stark'ın en yakınlarını korumak için tek şansı zekasına ve içgüdülerine güvenerek kendi yetenekleriyle hayatta kalmaktır. Bu yolda savaşırken Stark, kafasını uzun zamandır kurcalayan şu sorunun cevabını bulur: Adam mıdır kıyafeti kıyafet yapan yoksa kıyafet midir adamı adam yapan?

Şahsen Iron Man serisinin dublajlarını çok başarılı buluyorum. Öyleyse dublajlı fragman linki için tıklayın

İşte Iron Man 3'ün ilk fragmanı:



devamını oku

Metallica’dan Yeni Konser DVD’si Geliyor

yorum yap

Dünyanın ilk Thrash Metal gruplarından biri olarak kabul edilen ve metal camiasının belki de dünya üzerinde en çok fan’a sahip grubu olan Metallica’nın çok yakında yepyeni bir konser DVD’si yayınlanacak.
Resmi olarak 10 Kasım 2012 tarihinde piyasaya sürüleceği duyurulan DVD’nin içeriği Cuebec City konserinde çalınan parçalardan oluşuyor. Bu yüzden DVD’nin ismi “Quebec Magnetic” olarak belirlenmiş. 2009 yılında World Magnetic Tour kapmasında gerçekleştirilen turne sırasında yapılan kayıtlar Wayne Isham tarafından yönetildi.

 

Ben bir İndie'ci olarak pek fazla Metallica dinlemem. Fakat Metallica dinlenmez mi ! :D Aşağıda DVD’de yer alacak olan parçaların tam listesini görebilirsiniz. DVD’de ayrıca 9 parça içeren bonus disk’i yer alacak. O parçaları da yine aşağıdaki listede görebilirsiniz. Ben edineceğim. Siz de hemen edinin ^^

DVD’de Yer Alacak Parçalar:
  • That Was Just Your Life
  • The End Of The Line
  • The Four Horsemen
  • The Shortest Straw
  • One
  • Broken, Beat & Scarred
  • My Apocalypse
  • Sad But True
  • Welcome Home (Sanitarium)
  • The Judas Kiss
  • The Day That Never Comes
  • Master of Puppets
  • Battery
  • Nothing Else Matters
  • Enter Sandman
  • Killing Time
  • Whiplash
  • Seek & Destroy
Bonus Diskinde Yer Alacak Parçalar:
  • For Whom the Bell Tolls
  • Holier Than Thou
  • Cyanide
  • Turn the Page
  • All Nightmare Long
  • Damage, Inc.
  • Breadfan
  • Phantom Lord
devamını oku

5.10.12

Hobbit'e Geri Sayım: Fragman Analizi

yorum yap

  Ayşe 1. ''Hobbit'e Geri Sayım'' başlıklı yazı dizisinin yeni bölümüyle Özgür Platform'da karşımızda.


Postere öylece bakıverip fragmanı da kuru kuru izleyip geçmek olmaz tabi ki. Detaylı analizlerini yapalım hemen.

Hem posterde, hem de fragmanda dikkatimi çeken şey Yüzüklerin Efendisi’ne gönderme yapan kareler olması. Bunlar hem iki film arasındaki devamlılığın sağlanması açısından önemli bence; hem de benim gibi üçlemeyi zibilyon kere izlemiş olan kişi(lik)ler için iç ısıtan, yüze aptal bir gülümseme oturtan detaylar...

Posterle başlarsak; elinde kılıcı Sting ile Hobbit kararlılığına bürünmüş, yakın çekim bir Bilbo görüyoruz.  Konforlu kadife ceketi pek yıpranmamış, demek ki yolculuğun başlarında henüz...Yüzüklerin Efendisi - Yüzük Kardeşliği’nin ilk posterlerinden birinde de benzer bir şekilde elinde “Yüzük”ü tutan biraz ürkek bir Frodo ile karşı karşıyaydık.

Fragman incelemesine, kendimi tekrarlamak pahasına, 5 farklı sonu olduğunu ve hobbit.com’da tüm bu farklı sonları izleyebileceğinizi tekrar hatırlatarak başlamak istiyorum.

Öncelikle hikayeyi “neredeyse” birebir akış sırasıyla anlatan bir fragman olduğunu söylemem gerek. Tabi ben kitaptaki hikayeden bahsediyorum. Sıradışı işler yapmayı şiar edinen Peter Jackson hikayeyi flashback’lerle anlatmayı düşünüyor olabilir, ki zannetmiyorum, ama acaba? Bu konuyu böylece açıkta bıraktıktan sonra incelememize başlayalım. Spoiler sevmeyenlerin uzak durması gerektiğini belirtmiyorum bile...

Tolkien’in kitaplarında mekanlar da hikayenin ana karakterlerindendir. Peter Jackson’ın en büyük başarılarından birisi memleketi Yeni Zelanda’yı son derece gerçekçi bir Orta Dünya’ya dönüştürebilmiş olmasıydı. Hobbit’te kaldığımız yerden devam ettiğimizi görmek mutluluk verici. Yukarıdaki karede, uzaklarda görünen tekinsiz tepenin Dol Guldur olduğunu zannediyorum. Gerekli ve yeterli miktarda huzursuz edici...
Yola koyulmuş olan maceraperestlerin kuşbakışı bir görüntüsü. Tanıdık geldi mi? 
Bu kare, neredeyse Yüzük Kardeşliği’nde Gandalf’ın Çıkın Çıkmazı’na göz gezdirdiği sahne ile aynı. Hani 2,5 sn. sonra başını avizeye çarptığı kare.  
Siz de hatırladınız, di mi? ( Hatırlayamayanlara 14 Aralık öncesi hemen bir doz Yüzük Kardeşliği tavsiye ediyorum. Extended Edition olursa daha makbule geçer. ) 
Yüzük Kardeşliği’nde kitap kurtlarına bir göz kırpma baabında  görebildiğimiz “Harita”, artık başrolde karşımızda! 
Thorin Oakenshield, cücelerin ve bu maceranın lideri!!! Nereye bakıyor acaba?
Bu karenin oluşması için kaç sene ve ne kadar emek gerektiğini öğrenmek istiyorsanız, serinin 3. yazısını okumanızı tavsiye ediyorum. 
Hobbiton! Sanki daha yeşil, daha neşeli, daha Tolkien...
Bilbo, başına geleceklerden habersiz, kapıyı çalan davetsiz misafirlerinin kim olduğunu anlamaya çalışıyor.
Fili ve Kili, en geç ve en yakışıklı cücelerimiz :) 
Olayların akışına kapılmış, çaresiz bir Bilbo! 
Ve “hırsız”, elinde sözleşmesi, geç kalmamak için koşturarak maceraya ilk adımlarını atıyor. “Kapının önüne çıkıp, ilk adımı atmak tehlikeli bir şeydir.” diyecek Bilbo yıllar sonra. “Yolun seni nereye götüreceği belli olmaz.”
Çok şükür ki Peter Jackson! Bu cümlenin açılımı nedir diyorsanız, sizi yine serinin 3. yazısına davet edeceğim sevgili meraklı okuyucu :)
Galadriel Rivendel’e gelmiş anlaşılan. Olabilir, Elfler de birbirlerini ziyaret ediyorlar sonuçta :) Buçukluklar yavaş yavaş popüler olmaya başlamış gördüğünüz üzere.
Elrond’un elindeki harita ve gökyüzünde ay var. Başka bir şey söylemiyorum! Bu arada Orta Dünya ırklarının boy farklılıklarını görmek açısından da aydınlatıcı bir kare olmuş bu.
Tavşanların çektiği kağnısıyla Radagast muhteşem. Durdurunca çok bulanıklaştığı için o kareleri eklemedim. Bir de bu kareden sonra Radagast’a saldıran bir şey var ahtapot kolu ya da uzun ve kıvrımlı bir ağaç dalı gibi. Ben de sizler gibi acaba nedir, nedir diyorum...
Kıymetlimissss Gollum. Gelmiş geçmiş en gerçekçi CGI karakteri, artık daha da gerçekçi! Bilbo ile aralarında geçecek bilmece sahnesini heyecanla bekliyorum.
Çok hızlı bir kaç aksiyon sahnesin izliyoruz sonrasında. Warglar, Troller, Goblinler,  yanan bir ağacın tepesindeki Gandalf ( evet, bu sahne de var ) Her kareyi buraya eklemedim. Ama yukarıdaki kaya devi sahnesinin kurgusu yine neredeyse Caradhras’ta çığ altında kalma sahnesi ile aynı. Belirtmeden geçemedim :) 
Ve fragmanımınız standart dağıtımının son sahnesine geldik. Bunun adı DWARVES.   Diğer dört opsiyonunuz olan GANDALF, GOLLUM, izlemek için thehobbit.com’a uğrayabilirsiniz. Birer kare ekledim sizin için ama ne olduğunu yazmıyorum, sürpriz olsun.

Gandalf



Bilbo 



Sting



Gollum



Favorimin Gollum versiyonu olduğunu söylemiştim, değil mi? “I wasn’t talking to you!”

devamını oku

ShareThis

"+ .